VE… DÜŞÜNMEK
Düşünmek ve harekete geçmek, düşüncelerimizi bir sonuca bağlamak ve eyleme dönüştürmek… Ne kadar önemli, değil mi? Biz insanlar, düşünebilen tek canlı olarak bu yetimizi ne kadar verimli kullanıyoruz? Zihnimiz, günlük yaşantımız içinde sayısız düşünceyle dolup taşıyor. Kimisi bizi motive ederken, kimisi de sadece zihnimizi yoran, bizi tüketen gereksiz düşünceler… İşte tam da bu noktada, olumlu ve olumsuz düşüncelerimizi ayırt edebilmemiz gerekiyor. Olumsuz düşüncelerin bize fayda sağlamadığı gibi enerjimizi de tükettiğini hepimiz deneyimlemişizdir. Bunun sonucunda hayattan soğuyabilir, kendimizi dış dünyadan soyutlayabiliriz. Hareketsiz kalmak, kişisel veya toplumsal hiçbir aktiviteden zevk almamak gibi olumsuz ruh halleri içine girebiliriz. Oysa olumlu düşüncelere odaklandığımızda içimizde yeniden doğan o yaşam enerjisi bizi harekete geçirir. Kişisel ve toplumsal anlamda bizi hayatın güzellikleriyle buluştururken, aynı zamanda zorluklarla mücadele gücü de kazandırır. Değişimlere ve yeniliklere uyum sağlamamızı kolaylaştırır. Düşünmeyi bilen kişiler, sorgulamayı, olayları irdelemeyi, neden-sonuç ilişkisi kurmayı da bilirler. Önlerine sunulan her fikri, her bilgiyi körü körüne kabul etmezler. Gerçeklik payını araştırır, akıl süzgecinden geçirirler. Bu sayede benliklerine derinlik, kişiliklerine saygınlık, olaylara ise farklı bir bakış açısı katarlar. Her fikri sorgulamalı, düşünce süzgecimizden geçirmeliyiz. Körü körüne kabullenmek yerine, bilinçli seçimler yapmalıyız. Bu arada şunu da unutmayalım ki düşüncelerimizi şekillendiren ve onlara anlam katan, dilimizdir. Düşünme yetimizi doğru kullanabilmek için ana dilimize hâkim olmalıyız. Güzel şeyler düşünmeniz dileğiyle…
Sevkan TAHSİNOĞLU