Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneği olarak, 2020 yılı başlarında başlayıp kısa bir süre içerisinde pandemi halini alan Covid – 19 salgınını ve bölgemize olan etkilerini yüksek bir hassasiyetle takip etmekteyiz. Bu çerçevede bizler de ülkemiz Yunanistan’ın verdiği mücadeleye, gerek toplumumuzu bilinçlendirici yayınlar yaparak, gerekse çeşitli bağışlarda bulunarak katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Aynı hassasiyeti, diğer azınlık kurumlarımızın da gösterdiğine şahit olmaktayız. Bu dönemde Azınlığımız da büyük bir bilinç ve özveriyle hareket etmiş olup, pandemi ile mücadele kapsamında alınan önlemlere azami ölçüde uyum göstermiştir. Geçtiğimiz dönemde uygulamaya başlanan camilerimizde cemaatle namaz kılma yasağını, üzülerek de olsa, bilimsel gerçeklere dayandığından dolayı kabullenmişizdir. Ancak son dönemlerde ilginç, anlamsız, hiçbir mantığa sığmayan ve hangi odaklar tarafından dayatıldığı belli olmayan bir uygulamaya gidilmiş olup şehirlerimizde ve köylerimizde yüzyıllardır okunan ve bunca yıldır kimseyi rahatsız etmeyen ezan seslerinin içinde bulunduğumuz mübarek Ramazan ayında tartışma konusu haline getirildiğine ve Covid-19 salgınıyla mücadele bahane edilerek, ezanların okunduğu mikrofonların ayarlarıyla oynamaya dönük haksız ve hukuksuz girişimlere şahit olmaktayız.
Son günlerde, kendilerini ‘’yetkili’’ olarak tanıtan bazı sivil kişiler, camilerin imam ve müezzinlerini ziyaret ederek, minarelerden okunan ezan sesini rahatsızlık yarattığı gerekçesiyle kısmaları yönünde telkinde bulunuyorlar. Bu şekilde müezzinler üzerinde baskı kurulmaya ve tedirgin edilmeye çalışılmaktadır. Diğer taraftan, iftar ve sahur vaktini davulla duyuran gençlerimize yönelik engellemeler de yaşanmaktadır.
Salgınla mücadele dolayısıyla camilerimizin kapalı tutulduğu hassas bir dönemde yapılan bu müdahaleler toplumumuzun tüm kesimlerinde rahatsızlık ve endişeye yol açmaktadır. Salgınla mücadelede ezan ve davul sesinin ne gibi bir ilgisi bulunduğunu anlamak mümkün değildir. Din ve ibadet özgürlüğüyle de bağdaşmayan bu durum kabul edilemez. Hatta Granada gibi 500 yıldır ezan okunmayan bir kentte bile salgınla mücadelede halkın moralini yükseltmek için ezan okunurken, Batı Trakya’da bunun engellenmeye çalışılması hiçbir mazeretle de açıklanamaz.
Manevi değerlerimizi hedef alan bu girişimleri reddediyor, bu psikolojik yıldırma girişimlerinin bir an önce son bulması için tüm makamları göreve davet ediyor, inanç hürriyetimize saygı duyulmasını beklediğimizi tüm dünya kamuoyuna duyuruyoruz.